DİĞER
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“'Birlikte nasıl çalışırız?' sorusu üzerine odaklanan 8. Çanakkale Bienalinin ekibi, sanatçıları ve sanatçı inisiyatiflerini 'Birlikte nasıl üretebiliriz?', 'Birlikte nasıl yaşarız?', 'Birlikte nasıl çalışırız?' gibi sorular üzerine düşünmeye davet etmişler ve sonuçta da ortaya takımyıldızları andıran, bol konuşma ve etkileşimli, ‘festival’ havasında bir bienal çıkmış."
“Neden Bach bu denli önemli? İskender Savaşır’ın ifadesiyle, ‘Çünkü Bach’ın neredeyse her eseri, tek ve kişisel bir üslubun tezahürü değil, belirli bir alanda, uzun bir gelenek boyunca denenmiş bütün üslupların, araştırmaların, teknik olanakların kendine özgü ve emsalsiz bir sentezi.’”
Aşk Olsun Çocuk, her yönüyle ilginç ve farklı bir 'iş': Tiktok çağında bir fotoroman, ama internette tefrika ediliyor... Hülya Işık Kurt, sanatçı Ali Cabbar'la, "Deniz Gezmiş’in uzun bir ömre bedel 25 yılı"nı 25 parçada anlatan bu tefrikayı ve yakın tarihe bakışımızı konuştu.
"Andığım üç yazarın yapıtlarındaki ortak konu, sakat birer genç kadın olan anlatıcıların diğer insanlarla ilişkilerinde olup bitenlerdir. Anlatıcılar bu ilişkileri herhangi bir genelleme üzerinden değil, temsil ettikleri genç kadının özgül deneyimleri üzerinden, onun bakış açısıyla ortaya koyuyor, ne eksik ne fazla."
“Ralf Rothmann, bireysel sorunlar ile savaş, ırkçılık, taciz, tecavüz ya da çalışma hayatının zorlukları gibi toplumsal sorunları, farklı kuşakların birbirini etkileyen hikâyeleri üzerinden tartışıyor romanlarında: ‘En zor iş, bir şeyi dünyaya getirmektir. Yok etmeyi, öldürmeyi her geri zekâlı becerir.’”
"2014’te kulübün çoğunluk hisselerini alan İngiliz işadamı Tony Bloom, sahibi olduğu bilgi işlem ve bahis firması için geliştirilen algoritmalardan yararlanarak teknik direktörlere oyuncu tavsiyesinde bulunuyormuş! Bu tavsiyeleri dinlemeyen ilk teknik direktörün işine çok geçmeden son vermişler. Zamanla algoritmaların cidden iş gördüğü anlaşılmış!"
Ebru Erbaş Aysel Bora'yı uğurlarken son sözü Bora'nın yayın dünyasından sevenlerine bırakıyor: Ayça Sezen, Korkut Erdur, Maya Arıkanlı Özdemir, Melike Karaosmanoğlu, Mert Tanaydın, Saadet Özen, Sosi Dolanoğlu, Tomris Alpay, Yiğit Bener.
“'Bir zamanlar…'diye başlayan cümleler kurmaktan başka bir şey yapmayanlar, haberiniz olsun, o yok olanlar listesine –ki o liste ciltlerce kitap olacak kadar uzun– bir yenisi daha eklenecek: Marmara Denizi."
"Romanın temel sorunsalı denizle ilgili değildir; denize açılma sahneleri az değilse de olayların çoğu karada yaşanır – adada ya da adacıklarda, bu da kaçınılmaz olarak denizi sık sık karşımıza çıkarır. Bir açık deniz romanı hiç değildir. Yine de deniz bu romanda pekâlâ başrolde sayılabilir. Romanın başkahramanı Axel Borg’u yakından tanımak, ruh halini takip edebilmek için deniz roman boyunca bir hayli rol üstlenir."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"İlhan Sami Çomak’ın şiirlerinde yerler ve zamanlar, dağlarla şehirler, suların dipleri ve üstleri birbirine ulanıyor, çözülüp yeniden bağlanıyor, bitmek bilmez bir hareket halinde. İnsan bu şiirleri durup durup okumayı seviyor."
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.